İstanbul’un en fotojenik binası Sultan I. Ahmet’in (hükümdarlığı 1603-1617) büyük projesiydi. Mezarı, yerleşkenin Sultanahmet Parkı’na bakan kuzey tarafında yer almaktadır. Caminin çarpıcı biçimde kavisli ön cephesinde bir dizi kubbe ve altı ince minare bulunur. Mavi İznik çinileri iç mekanı süslemekte ve binaya gayri resmi fakat yaygın olarak kullanılan adını vermektedir.

Mimar Sedefkar Mehmet Ağa, caminin dış cephesinde, yakındaki Yıldız Ayasofya’nın iç kısmına benzer bir görsel wham-bam etkisi yaratmayı başarmıştır. Eğrileri şehvetli. Altı minaresi vardır (inşa edildiğinde diğer tüm camilerden daha fazla). Avlusu, Osmanlı camilerinin en büyüğüdür. İç boyut benzerdir:
İznik çinilerinin sayısı on binlercedir. 260 penceresi vardır. Merkezi ibadet alanı geniştir.

Caminin tasarımını en iyi şekilde anlayabilmek için külliyeye Sultanahmet Parkı yerine Hipodrom’dan girin. Caminin içi ile aynı büyüklükteki avluya girdiğinizde, yapının mükemmel orantılarını takdir edebilirsiniz.

Cami çok popüler bir cazibe merkezidir ve kutsal atmosferi korumak için erişim sınırlandırılmıştır. Ana kapıdan sadece ibadet edenler girebilir. Ziyaretçiler güney kapısını kullanmalıdır (işaretleri takip edin). Cami, sabah, şafak, öğle, ikindi, ikindi, gün batımı ve son ışıktan hemen önceki beş vakit namazda 30 dakika namaz kılmayanlara ve cuma günleri temizlik nedeniyle kapalıdır. Haftalık sabah vaazlarına uyum sağlamak için cuma öğle namazlarının normal namaz vakitlerinden daha uzun olduğunu lütfen unutmayın. Başörtüsü takmayan ya da çok dar bulan kadınlara başörtüsü ve önlük kiralanıyor.